Header Ads

reklam

12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ SONRASINA BAKIŞ


   "Aziz Yurttaşlarım;

Bir defa daha belirtiyorum ki; Silahlı Kuvvetler aziz Türk Milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi (azalmaya) azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan Devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır." Kenan Evren

   12 Eylül 1980 günü saat 03.59'da Türk Silahlı Kuvvetleri, emir-komuta zinciri içinde yönetime doğrudan el koydu. Darbeyle birlikte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiralı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun 'dan oluşan 5 kişilik bir Milli Güvenlik Konseyi kuruldu. Artık 3 sene boyunca demokrasi değil asker konuşmaya başlamıştır.

   a) Ekonomik bakımdan:  Hızla küreselleşen dünyada, dünya ekonomisine ayak uydurmak ve 1980 öncesi kırizden kurtulmak için ekonomi dışa dönük sanayileşme ve liberalleşme politikalarıyla yönlendirilmeye başlanmıştır. Böylelikle ihracatta artış gözlense de dış borçlanma günden güne artmaya devam etmiştir.

   Ekonomi liberalleşerek ardından karma ekonomi benimsenerek 2000 yıllarında düzene girmiştir.

   b)Siyasi Bakımdan: Siyasi parti başkanları MGK kararıyla, "can güvenliklerinin sağlanması amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin koruma ve gözetiminde" belirli yerlerde ikamete tabii tutulmuşlardır. MGK bunu yeterli görmeyip bütün siyasi partileri kapatmış, siyasete dair konuşanları göz altına almıştır. Siyasi başkanları sonradansa siyaset yapmalarını yasaklamıştır. Ayrıca MGK'ya, yani darbeye karşı gelmek, eleştiri yapmak büyük suç sayılmıştır.

   c) Toplumsal ve sosyal bakımdan: Sokağa çıkma yasağının ilaniyla caddeler, sokaklar boşaltılmıştır. İnsanlar her ne sebeple sokağa çıkarsa o günü nezarette geçiriyorlardı. Başka bir yasak ise, sanata yapılmıştır. Bir çok kitap ve film yasaklanmıştır.

   1980 öncesi yaşanan olayların sorumlusu olarak gösterilen bir çok kişi ise idama mahkul edilmiştir. Sağcı veya solcu bir darbe olmadığını belirten Kenan Evran bir solcudan bir sağcıdan astık diyerek bu darbenin tarafsızlığını dile getirmekle, toplumun darbeyi azda olsa sempatiyle karşılamasına sebep olmuştur.. Toplum böyle bir yaklaşımda özgürlüğünün kısıtlandırıldığının farkında değildi, böylece MGK topluma bol geldiğini düşündüğü özgürlükleri kısıtladı.

   İşçilere ise grev ve eylem yasağı getirildi. Aynı şekilde parti başkanlarına gelen siyasat yasağı sendikalara ve bazı toplum kuruluşlarına da getirildi.

   Alınan bazı kararlarla din dersi eğitimde zorunlu hale getirildi, kimilerine göre irtica bundan sonra başladığı söylenmiştir. Aslında buradaki amaç sadece İslam değil diğer dinleride öğretmekti fakat bazı gruplar sudan sebeplerle yine olay yaratmaya çalışmaktaydı.


   Geçmişten Günümüze Bir Bakış

   Böyle geçen 3 senenin ardından demokrasnin ayak sesleri duyulmaya başlamış, toplum ise biraz çekinerek demokrasi bunalımını dile getirmiştir ve beraberinde asker kışlasına geri dönmüştür.

   Toplum, sıkı geçen bu 3 sene içerisinde durgunlaştırılmış, beyinleri yıkanmış, adeta yeni doğmuş bir bebek gibi dünyayı daha farklı algılamışlardır. Toplum artık daha duyarlı bir şekilde hareket etmeye başlamış daha doğrusu  tedirgin...

   Demokrasinin tam anlamıyla gelmesi  ile siyaset yapması yasaklanan politikacılar halk oyu ile yeniden siyasete dönmüştür. Ardından siyaset yeniden canlanmış ve ivedilikle partiler yeniden kurulmuştur. Ve seçimler yapılmıştır... Darbeci yahut Cumhurbaşkanı Kenan Evren ne kadar çekinerek davransada istediği parti iktidara gelememiş fakat milletin seçimi olduğu için susmak zorunda kalmıştır.

   Siyaset aslında bu zamandan sonra sağlam temellere oturtulmuş ve fiziksel çatışmaların yerini zihinsel yani fikirsel alışverişe yer bırakmıştır.

   Bunların yanısıra eğitim, hukuk, devlet kurumları gibi toplum için çalışan bir çok kuruluş siyasetten arındırılmıştır. Bunlara ek olarak ise 1980 öncesi dış dünyada itibarsızlaşan Türkiye günden güne itibar kazanmaya başlamıştır.

   Fakat bu olayların sonucu, 1980 sonrası yetişen nesil asosyal ve içine kapanık olmuştur. Sanata getirilen yasaklarla daha bağnaz ve okuma yazma bilmeyen bir nesil ortaya çıkmıştır. Sorgula ve düşünme iç güdülerini kullanamaz hale gelmişlerdir. Okuma alışkanlıkları ise ciddi bir şekilde azalmıştır.

Hiç yorum yok