GÖKBAYRAK'TAKİ KIZIL - DOĞU TÜRKİSTAN
Türklerin öz yuvası; Doğu Türkistan. Esaretin son yurdu: Doğu Türkistan. Yaşamın soyutlandığı yer: Doğu Türkistan. Mavi tarihinde ay ve yıldızın bedelsiz olduğu yer: Doğu Türkistan...
Sincan değil, Doğu Türkistan!
Çin'in Doğu Türkistan bölgesinde yıllardan beri Türk soydaşlarımız katledildi ve bu katliam günümüzde de devam etmektedir. Bu durum dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan Doğu Türkistanlı teşkilatlarca dünyaya anlatılmak istensede, dünya halkı bu çığlığı duymazlıktan gelmiştir. Türk halkının da büyük tepkisi var... Ama Türkiye'de bazı kesimlerin en ufak bir açıklama yapmadığını görüyoruz. Bu kesimlerin, bir kısmı ticari ilişkileri ve ekonomik çıkarları düşünerek, bir kısmı da Türk davasını, faşistlik ve gericilik sanarak görmezden geliyor. Ayrıca günümüzdeki Doğu Türkistan teşkilatları çinin himayesi altına girmiştir. En azından Türkiyede ki teşkilatlar buna örnektir. Bu teşkilatlar Türkiyede provakasyon yaparak, Uygur Türklere karşı bir nefret oluşturmaktadır.
Doğu Türkistan, dünyanın ve Türkiyenin görmezden geldiği, görmezden gelmese bile siyasi çıkarlar uğruna feda edildiği ve medyanın yanlış bilgilendirdiği bir gerçektir. Doğu Türkistan gerçeğinden bahsederken genelde "Çin'e bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi" diyerek başlanır. Binlerce yıllık tarihsel adı "Doğu Türkistan" iken "Sincan" ise Çin'in o bölgeyi işgal ettiği 1880'li yıllarda verilmiş bir isimdir. Anlamı da "Yeni fetih edilmiş toprak" demektir. Dini, milli ve kültürel kökenlerden ayırmak istendiği için gözlerini açtıkları gibi "Sincanlı" olduklarına ikna edilirler. Bu yüzden o bölgeye "Sincan" demek, Çin'in işgalini kabullenmek anlamına geliyor.
İkinci büyük yanlış ise ölen soydaşlarımıza "Uygur" demektir! Halbuki Uygur diye bir millet yoktur. Türk diye bir millet var. Bu yüzden Uygur Türkü demek daha doğrudur. Uygur Türküne Uygur demek, Türk milletini parçalara ayırmak isteyenlerin ekmeğine bal sürmektir!
Etnik çatışma değil katliam!
Doğu Türkistan 1949'da Çin koministleri tarafından işgal edilmiştir. Yüzyıla aşkın senedir Çin'in her türlü insanlık dışı, ahlak dışı, insanın onur ve gururunu ayaklar altına alan zalim, vahşi politikalarına maruz kalan Doğu Türkistan halkı olabildiğince dünyadan soyutlanmış ve tecrid edilmiştir. Bu süre içinde Cin'in Doğu Türkistana uyguladığı siyasi bakımdan ırkçılık politikası, üçüncü sınıf vatandaşlık muamelesi yapmakta, ekonomik olarak talan edilmektedir. Bölgenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini Çin'in iç kesimlerine ekolojik dengeyi bozacak şekilde götürülür. Çin'in şu ana kadar yer altı ve yer üstü nükleer denemeleri Doğu Türkistanda yapılması akabinde binlerce insanımızın sakat doğması ve radiyasyon sebebiyle hastalıktan ölmesi ile sonuçlanır. Eğer Çin hükumeti tarafından "fazlalık" görünürse, zorla kürtaj yaparlar, annelerin karnından zorla çıkartılıp öldürülürler. Çin'in iç kesimlerinden gelen ve Doğu Türkistandaki yetkililerinden oluşan kalabalık bir heyet Doğu Türkisanın baş kenti olan Umumçi'de ziyaret ve incelemelerde bulundu. İnceleme raporundaki bir maddede şu ifadeler yer alıyor: "Urumçi'nin kuzey doğusundaki mahallelerde 15 ve 45 yaş arası bir tane erkek bile yoktu. Kadınlardan sebebini sorduk, cevap göz yaşları oldu." Çin hükümeti, Urumçi'nin ulambay adlı dağlık bölgesine hapishane kurmuştur. Bu hapishanede Kur-an kursuna gittiği ve dini eğitim aldığı gerekçesiyle 4 yaşla 15 yaş arası 3 bine yakın çoçuk tutulmakta ve islama karşı bir ideoloji yetiştirilmektedirler.
Doğu Türkistan'a sürekli Çinli göçmen yerleştirilmesiyle ve sürekli abece değişikliği yaparak köklerinden koparmaya çalışılmaktadır. Daha doğamadan yasalarla karşılaşır Uygur Türkleri... Kendi dillerini konuşamaz ve eğitim alamazlar, Çince konuşmaya zorlanırlar. Tarihi eserleri yok ederek tarihlerini, kültürlerini öğrenme hakları Uygur Türklerinin elinden alınır... İstedikleri üniversitede okumak, istediği işte çalışma gibi bir lüksleri de yoktur. Ayrıca ibadet yapıldığı tespit edilenler işinden, okulundan hatta hayatından alı konmaktadır. Doğu Türkistanlı genç kızları meslek edindirme ve zenginleştirme bahanesiyle Çin'in iç eyaletlerine gönderilir, zor şartlar altında çalıştırılır, ucuz işçi olarak kullanılır ve sömürülür... Bazılarının ahlakını bozmak için gece kulübu, bar, otel, pavyon, genel ev ve benzeri yerlerde çalıştırılıyor ya da sudan sebeplerle işten çıkartılık devlet-mafya işbirliğiyle fuhuşa zorlanıyorlar.
Çin hükumetinin "terörist, katil, hırsız, bölücü" olarak yaftalama çabası, "Devletimize en büyük tehlike Doğu Türkistan'dan gelir" ve "Uygur Türkleri karşısında tetbirli olunması, gözetilmesi gereken düşmandır" anlayışını yaygınlaştırması, ırk ayrımcılığını tırmandırıyor. Çin hükümetinin yaptığı kaliamlarda; sebebi, boyutu, ölen ve yaralananların hakkında gerçek bilgi vermekten kaçınır, gayri resmi medya kuruluşlarına da olaylarla ilgili bilgi sızdırılmamaları konusunda uyarır, olayların olduğu bölgelerde ki kameralardan tespit edilen bir kaç Çinliyi sorguya geçer ve deli raporu vererek serbest bırakır, ölen Doğu Türkistanlıların cesetlerini ailelerine verir ve olaylar hakkında ses çıkarmamları tembih edilir, İnternet aracılığıyla tüm dünyaya yayılan fotoğraflar ve görüntülerle karşılaştıklarında ise hemen telefon ve interneti keserek bölgenin dünya ile olan bağlantısı koparılır kendi devlet televizyonları tarafından çekilen görüntüleri ayıklıyarak sadece bir kaç Uygur Türkünün adam döven, araba deviren, binaları ateşe veren, akabinde burnu kanayan, başı yaralanan masum Çinliler, bu kadar taşkınlık yapan Uygur Türklerine müdahalede bulunmayan insaflı polislerin görüntülerini dünya ajanslarına servis eder... Zalim Çin hükumetinin oyunlarından sebep, 1980 yılların öncesinde yaşanan olaylar hakkında dünya kamuoyunun haberi yoktur.
1980 sonraları ise Çin hükumeti zorlandığı zamanlar, elinde bulundurduğu bir kaç Uygur Türkünü mahkemeye çıkarıp önceden hazırlanmış iftira delillerini okuduktan sonra itiraz hakkı bile tanımadan hepsine idam cezası verir. Böylece Uygur Türklerini suçlu göstererek, dünya halkını kandırmaya çalışmakta ve devam etmektedir.
Yorum Yaz