MÜZİĞİN ASIL AMACI NEDİR
Gelişen ve büyüyen bir dünyada her şey etkilendiği gibi müzikte etkisini alıyor. Artık müzik icra ederken enstrümanlardan çok bilgisayar programları kullanılıyor. Eline mikrofonu alan kendini müzisyen ilan ediyor. Birde bir kaç boş söz... Tabii güneş gören popoyu unutmamak lazım, müzik için yardımcı bir ekipman haline geldi. Eminim bir çoğunuz müziği böyle tabir eder. Haksız da sayılmazlar... Gelişen bir dünyada insanlar nasıl etkileniyorsa müzikte oradan ağzının payını alıyor. Yavaş yavaş benliğini kaybediyor.
Müzik nedir?
Şimdi size bu yanlış algıyı düzeltmenize yardımcı olayım. Müziğin gerçekte ne olduğunu görmek gerek ki anlamını yitirmesin. İnsanlar nasıl yanlış anlaşılmayı sevmez ise müzikte sevmez. Hadi lafı fazla uzatmadan...
Müzik; sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Kilit noktayı yakaladınız öyle değil mi? Bakın orada ses ve sessizlik diyor. Sadece bir sesten ibaret olmadığını buradan anlayabiliriz. Sessizlikte bir müziktir. İnsanlar bazen bir şeyi vurgulamak için susar ya da bir şeyi anlatmak çok boştur ve bu yüzden boş kısımlar es geçilir. İşte müzikte de bu böyledir. Diğer bir kilit nokta ise sanat. Sanatın tanımını yapmaya gerek duymuyorum. Artık sanat sizin için ne anlam ifade ediyorsa...
Müzik; hem bir sanat hem de bir bilimdir. Bilimle ne alakası var değil mi? Bilim bir olayı konu alarak gerçekliğe dayalı yasalar çıkartmaya çalışılan düzenli bilgidir. Müzik hala ortada yok gibi görünse de var. Konu desen var olan bir şey, zaten gerçeğe dayalı olduğu ortada, yasa ise müziğin kendisi. En zor kısımda bilgiyi müziğin içinden çıkarmak. Tabii müzik sanılanın aksine ise bilgi aramak saçma olur. O ince kısmını kestirmemiz gerekiyor.
Müzik; insanı olgunlaştırma da çok önemli bir faktördür. Buna itirazı olan olmaz herhalde. İçinde bir duygu barındırır müzik. Bu duyguyu bize yansıttığında her seferinde daha farklı bir görüşe sahip oluyoruz. Buda bizi olgunlaştırmaya olanak sağlıyor. Hadi bakalım çevremizdeki olgun insanları sayalım, bir elin beş parmağı geçmez. Oysa herkes müzik dinliyor değil mi(?) Ah tabii ya o müzik...
Müzik; hayatın içerisinde var olan ve dinamik bir yapı gibi sürekli gelişen bir olgudur. Belki de gelişim kısmı teknoloji ile bağdaştırılır. Gelişmeden kasıt bu değildir. Gelişen ses, söz, ritim daha sayamadığım bir çok şey. Tabii bir yere kadar teknoloji olacak fakat fazlası değil. Bunun kararını müziği icra ederken dengelemek lazım.
Müzik; duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Duygusal olarak tamamda akıl nereden çıktı(?) Müzikleri kim akıl ile kavrayabildi? Daha doğrusu müzik dinlerken aklımızı kullandık mı veya kullanmaya gerek duyduk mu? Hayır diyenleri duyar gibiyim. Gördünüz değil mi? Müzik bazen sadece duygu yüklü olmaz. Müziğin hitap tarzı kitap gibidir beyne yönelir, sadece hisleri şaha kaldırmaz. Her müziğin bir amacı vardır. Sadece dıptıs dıptıs diyerek heyecanı tetiklemez. Zihnimizi de harekete geçirmeli. Bu aynı cahil bir insanın karşısında susmak gibidir. Dıptıs dıptıs deriz ve beynimiz tepki vermez. Çünkü karşısında bir cahil var.
Müzik; Dünyanın ortak dili olan bir konuşma biçimidir. Kimisi sesiyle konuşur, kimisi kafa sallayarak konuşur, kimisi de duygularıyla konuşur... Daha bir çok çeşitli konuşma biçimi vardır. Fakat kimisi konuştuğunu sanır, kimisi gerçekten içten içe konuşur. Her kafa sallayan konuşuyor olamaz ya. Her söze eşlik eden... Müzikle konuşabilmek için önce onu iyi süzmek ve tanımak gerekir. Tanımadığınız biriyle pat diye muhabbet edemeyiz ya. İlk önce davranışlarını kontrol ederiz sonra yavaştan ismi öğrenilir.
Gelişen ve büyüyen bir dünyada her şey etkilendiği gibi müzikte etkisini alıyor. Artık müzik icra ederken enstrümanlardan çok bilgisayar programları kullanılıyor. Eline mikrofonu alan kendini müzisyen ilan ediyor. Birde bir kaç boş söz... Tabii güneş gören popoyu unutmamak lazım, müzik için yardımcı bir ekipman haline geldi. Eminim bir çoğunuz müziği böyle tabir eder. Haksız da sayılmazlar... Gelişen bir dünyada insanlar nasıl etkileniyorsa müzikte oradan ağzının payını alıyor. Yavaş yavaş benliğini kaybediyor.
Müzik nedir?
Şimdi size bu yanlış algıyı düzeltmenize yardımcı olayım. Müziğin gerçekte ne olduğunu görmek gerek ki anlamını yitirmesin. İnsanlar nasıl yanlış anlaşılmayı sevmez ise müzikte sevmez. Hadi lafı fazla uzatmadan...
Müzik; sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Kilit noktayı yakaladınız öyle değil mi? Bakın orada ses ve sessizlik diyor. Sadece bir sesten ibaret olmadığını buradan anlayabiliriz. Sessizlikte bir müziktir. İnsanlar bazen bir şeyi vurgulamak için susar ya da bir şeyi anlatmak çok boştur ve bu yüzden boş kısımlar es geçilir. İşte müzikte de bu böyledir. Diğer bir kilit nokta ise sanat. Sanatın tanımını yapmaya gerek duymuyorum. Artık sanat sizin için ne anlam ifade ediyorsa...
Müzik; hem bir sanat hem de bir bilimdir. Bilimle ne alakası var değil mi? Bilim bir olayı konu alarak gerçekliğe dayalı yasalar çıkartmaya çalışılan düzenli bilgidir. Müzik hala ortada yok gibi görünse de var. Konu desen var olan bir şey, zaten gerçeğe dayalı olduğu ortada, yasa ise müziğin kendisi. En zor kısımda bilgiyi müziğin içinden çıkarmak. Tabii müzik sanılanın aksine ise bilgi aramak saçma olur. O ince kısmını kestirmemiz gerekiyor.
Müzik; insanı olgunlaştırma da çok önemli bir faktördür. Buna itirazı olan olmaz herhalde. İçinde bir duygu barındırır müzik. Bu duyguyu bize yansıttığında her seferinde daha farklı bir görüşe sahip oluyoruz. Buda bizi olgunlaştırmaya olanak sağlıyor. Hadi bakalım çevremizdeki olgun insanları sayalım, bir elin beş parmağı geçmez. Oysa herkes müzik dinliyor değil mi(?) Ah tabii ya o müzik...
Müzik; hayatın içerisinde var olan ve dinamik bir yapı gibi sürekli gelişen bir olgudur. Belki de gelişim kısmı teknoloji ile bağdaştırılır. Gelişmeden kasıt bu değildir. Gelişen ses, söz, ritim daha sayamadığım bir çok şey. Tabii bir yere kadar teknoloji olacak fakat fazlası değil. Bunun kararını müziği icra ederken dengelemek lazım.
Müzik; duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Duygusal olarak tamamda akıl nereden çıktı(?) Müzikleri kim akıl ile kavrayabildi? Daha doğrusu müzik dinlerken aklımızı kullandık mı veya kullanmaya gerek duyduk mu? Hayır diyenleri duyar gibiyim. Gördünüz değil mi? Müzik bazen sadece duygu yüklü olmaz. Müziğin hitap tarzı kitap gibidir beyne yönelir, sadece hisleri şaha kaldırmaz. Her müziğin bir amacı vardır. Sadece dıptıs dıptıs diyerek heyecanı tetiklemez. Zihnimizi de harekete geçirmeli. Bu aynı cahil bir insanın karşısında susmak gibidir. Dıptıs dıptıs deriz ve beynimiz tepki vermez. Çünkü karşısında bir cahil var.
Müzik; Dünyanın ortak dili olan bir konuşma biçimidir. Kimisi sesiyle konuşur, kimisi kafa sallayarak konuşur, kimisi de duygularıyla konuşur... Daha bir çok çeşitli konuşma biçimi vardır. Fakat kimisi konuştuğunu sanır, kimisi gerçekten içten içe konuşur. Her kafa sallayan konuşuyor olamaz ya. Her söze eşlik eden... Müzikle konuşabilmek için önce onu iyi süzmek ve tanımak gerekir. Tanımadığınız biriyle pat diye muhabbet edemeyiz ya. İlk önce davranışlarını kontrol ederiz sonra yavaştan ismi öğrenilir.
Şimdi iyi ve uslu bir dinleyici veya müzisyen olalım. Neyin ne olduğunun farkına varalım. Sürü psikolojisine katılıp değer görebilecek parçaların önünü kapatmayalım. Müziğin değerlerine hakarette bulunmayalım...
Şimdi iyi ve uslu bir dinleyici veya müzisyen olalım. Neyin ne olduğunun farkına varalım. Sürü psikolojisine katılıp değer görebilecek parçaların önünü kapatmayalım. Müziğin değerlerine hakarette bulunmayalım...
Yorum Yaz